Çok düşünceli bir blogger olarak sizlere çok pratik,çıttır çıttır,pek leziz bir börek tarifi veriyorum bugün (aslında tamamen kendi tarif defterime hizmet ediyorum :D ) Böreğin şöyle de güzel bir yanı var ki;boş vaktinizde sarıp dondurucuya atabilir habersiz çıkıp gelen misafirlerinize buzluktan hemencecik çıkarıp pişirebilirsiniz.Misafirlerinize"Enem ne becerikli hatun iki dakika da börek yaptı bize gördün mü kız?"dedirtmek suretiyle de gururlan salım salım salınabilirsiniz :))
Milföy kadar gevrek,çıttır çıttır,Milföyün 1/10'i kadar hafif olan böreğimizin tarifi şöyledir ki ;
Malzemeler:
4 yufka
200 gr beyaz peynir
100 gr margarin
1 yumurta sarısı
Hazırlanışı:
Yufkaların birini tezgahın üzerine komple seriyoruz.Margarini eritip ince bir tabaka olucak şekilde yufkaya sürüyoruz.Üzerine İkinci yufkayı da açıp onu da margarinle yağlıyoruz.Bu üst üste yufkalardan 12 parça çıkacak şekilde yufkayı önce dörde,daha sonra bu dört büyük parçayı 3'er 3'er kesiyoruz.Yufka parçalarının geniş kısmına ezdiğimiz peyniri enlemesine seriyoruz.İsterseniz peynir harcının içine maydonoz da koyabilirsiniz bizde kendileri yenmediği için ben koymuyorum.Geniş sigara böreği sarar gibi sarıyoruz.Bütün yufkalar bitene kadar aynı işleme devam ediyoruz.Fırın tepsisini yağlıyoruz.Sardığımız börekleri içi su dolu bir kaba batırıp çıkarıyoruz.Hafif sıkıp su damlamamasını sağlıyoruz ve tepsiye diziyoruz.Böreklerin üzerine yumurta sarısını da sürüp 175 dereceli fırında üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz.Çıttır çıttır börekleri ıscak ıscak mideye cukka ediyoruz :))
Pastanın aslı ve daha yakışıklısı butik pasta ustası Ayşe'ye ait:)Benim pasta çırak işi oldu ama güzel oldu beahh :)
Bu pastayı babamın arabasını kaçırıp gecenin bi vakti İkitelli'de araba yarışlarına katılan kardeşcağızımın doğum günü için yapmıştım :) Yapalı epeyce bir zaman oldu tabii ama yayınlamak şimdiye kısmetmiş. Pastamız kakaolu pandispanya arasında muz, damla çikolata ve antep fıstığından oluşmaktadır :) Pandispanya tarifi için buraya tıklayın lütfen :)
Efenim gel gelelim yeni mim konumuza.Mimimiz çilekli hatundan.En sevdiğim şair ve şiirini yazmam isteniyor.Şiiri çok severim oldum olası.Az şiir ajandaları eskitmedim.Sevdiğim şiirleri bir ajandaya yazıp saklamak yetmez aynı zamanda da ezberlerim o zaman sanki bir bakıma sahiplenmiş gibi hissediyorum şiiri.Sanki daha benden bişey oluyo şiir.Şiirleri çok sevdiğim için sevdiğim şair de çoktur tabi ki :) Necip Fazıl, Mehmet Akif, Nurullah Genç, Arif Nihat, Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Ümit Yaşar Oğuzcan, Abdurrahim Karakoç, Atilla İlhan derken uzar gider bu liste.
En az şiir okumak kadar dinlemeyi de severim ama.Bedirhan Gökçe, Seyfullah Kartal, İbrahim Sadri, Sacit Onan, Semih Segen okuyuşlarını çok beğendim kişilerden birkaçıdır.Ben size en çok sevdiğim şiirlerden sadece ikisini paylaşayım malum hepsini paylaşamam şuncacık sayfada :) ama size bir güzellik yapayım ki şiiri okurken aynı zamanda da ustalardan dinleyin ;)
Siyah Gözlerine Beni De Götür
siyah gözlerine beni de götür
daha dokunmadan kurudu irem çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşuşun başlangıcında
biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum
pembe uçurtmalar yollandığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asûdeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
erzurum garında banklar üstünde uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor;ben kalıyorum
binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp
sana ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor; ben gidiyorum
bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların korku tûfanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun
usul usul intizârı çürüten bu hercai diken
bu çılgın arzu sürüklüyor imkânsız muştuların eşiğine gönül vâdilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefâsız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür
Nurullah Genç
Mona Roza
Mona Roza, siyah güller, ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona Roza, bugün bende bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim Açma pencereni perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Bende çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatıyor her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli oluyor bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları Konar bahçenin incirlerine Kiminin rengi ak, kimisi sarı Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar su kenarında Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım sığmaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Meyvalar sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir bir gülümsesen Bir tüy ki kapalı gece ve güne Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Aaahhh! senin yüzünden kana batacak! Mona Roza siyah güller, ak güller